26 Nisan 2016 Salı

+1 down cevap şekli...

    kapanan her kapımın ardından yenisi açılır genelde.. allah'ın bana cevap tarzı bu :)
  
    Bazılarını burada dile getiremeyeceğim tabi ki, isim ifşa olunca saldırı da çok oluyor.. malumunuz bende yazacak malzeme çok da, vay o kırılmasın, vay bu rezil olmasın derdi çok işte.. yoksa bana kalsa çok fena şeyler var parmak uçlarımda :)

    bu yazamadıklarım sayesinde kinim artıyor ama asıl gücüm artıyor onu farkettim. akrabalardan gireyim önce.. ulan hiç destek olmadınız be... senelerdir mi kuyu kazar insan.. hadi siz düşünün şimdi,  sizden daha güzel dertlerim var :) öteki taraftaki hesabımızda sanırım +1 öndeyim meleğimle :)  sizin kapınız kapanıyor, dostlarımın kapısı açılıyor. sayenizde arkadaşın daha kıymetli olduğunu öğrendim Allah razı olsun :)

    şimdi arkadaş da, her arkadaşı da katmamak lazım... çocuğum down diye ziyarete bile gelmeyen arkadaşlar olduğu gibi, yaratık doğurduğumu düşünüp İnci tanemi merak edenler de yok değil.. korkmayın kız, tıpkı sizin gibi eli kolu bile var, valla... inanmazsın bir de güzel gülüyor ki sıpa, sanırsın anlıyor bizi... aaa canım hemen sevinmeyin, zeka geriliği dediğiniz şey anlamanın sıfıra düşmesi değil, bak adı üstünde, geri kalması! evet geriden gelecek ama siz yorulmayın, ben sizi mutlaka sollatırım bu hırsla ...

    akraba kapısı kapanınca Ayten teyze kapısı açıldı bizde.. baktık ki Ayten teyze cebinde 500 akraba gücüyle bakıyor bize... ( annecim seni tenzih ederim, senin babacığın olmasa koşarsın bilirim..) sonra bir de şans kapım kapandı kız benim.. insan lotoda 3 bile tutturamaz mı ? bende yok işte o... ben hep tırnaklarımla geliyorum bi yerlere.. 5 kuruş bile geçtiyse elimden, işte o hep emek...babama burdan bir selam çakıyorum, Hakkari'ye göndermiycem diye diretse de , sonunda inadını kırıp yolladığı için teşekkürü bir borç bilirim..

    Hakkari de kapanan insanlık kapılarımı açtı be.. hiçbirşeyin dışarıdan göründüğü gibi olmadığını, bizim önyargılarımızın altında kalan insanlıklarını tanıdım... Yeliz, okuyorsun biliyorum, seni asla unutmayacağım.. sırf yüreğini açıp da beni sevdiğin için.. sahi, bi saç boyası mıydı bizi arkadaş yapan ?

    en son kapanan kapım UMUT kapılarımdı.... ne kadar yoğun bakım koridorlarında dua ettimse, ne kadar boncuğumun, İremimin ordan çıkacağını umut ettimse de olmadı :( yüzüme çat diye "kalp masajı yapılıyor ama UMUT yok" diyen doktor, son kapımı da kapattı... duaya olan inancımı, umut etmeyi, beklemeyi sildi götürdü benden.. 

    sonra ne mi oldu? İnci doğdu... hiç sesli dile getirmediğim bir şeyi anlatacağım bugün.. İrem vefat ettiğinde, o ağlama krizlerimde hep " Allahım İrem'i bana geri yolla" dedim... ve ben İrem'in annesinin karnına düştüğü gün hamile olduğumu öğrendim.. o gün dedim ki, benim kızım olacak... kız olduğunu öğrendiğimde , umut kapım geri açıldı sanki... İrem geri geliyor dedim... ve beklenen doğum tarihi, 29 ekim.. irem'inkinden 10 gün sonra... 19 unda doğacak diye korktum.. kendi umut ettiğim şeyden korktum... 16sında doğdu inci... sezeryan olmasaydı 19unda mı gelirdi hala bilmiyorum, bilmekten de korkuyorum.. çünkü duamın devamında "isterse bana ömrünün sonuna kadar hala desin bu çocuk, yeter ki ben İrem in geri geldiğini bileyim,annesine vereyim onu..." korkunç di mi... kokrmayın lan, İnci daha bababababa diye bile hecelemiyor... ama Allah bana cevabını verdi yine...

    İrem melek oldu gitti... ama Allah bana yine bir melek yolladı... aldığı meleğin yerine, yeni bir melek gönderdi...

    

24 Nisan 2016 Pazar

+1 down yetme※ Yetememe

Hep düşünüyorum, ya inci başkasına gönderilseydi? 

    Bazen dışarıda bir kadın görüyorum, yanında perişan bir çocuk... ya inci bu kadının kızı olsaydı diyorum... daha perişan olmaz mıydı ? İyi ki bize gelmiş demeden geçemeyeceğim...

    Peki ben çok mu iyi bakıyorum? Acemi anneyim.. ilk çocuğum... ilk ve özel çocuğum... yetebiliyor muyum, bakabiliyor muyum bilmiyorum.. bildiğim tek şey ona severek bakmaya çalışıyorum...

    Elimden gelen herşeyi yapmaya çalışıyorum... zamanında besliyorum,uyutuyorum, oyun oynuyorum, fizyoterapi yapıyorum, yıkıyorum,altını degistiriyorum, eğitime götürüyorum... fazlası var mı ? İlla ki var... daha fazla ne yapabilirsem o kadar kar diyip uğraşıyorum...

    Ama o soru hep var... çocuğuma yetebiliyor muyum? Her anne soruyordur bunu kendine ama biz bi kere daha soruyoruz sanki. İlk 2 ay raporu çıkarma eğilimi bile yoktu,2 aylık olunca geç mi kaldık diyip rapor için koşturmaya başladığımızda ben bi kuruma gidip ücretli olarak başlamayı bile kabul etmiştim hatırlıyorsanız..kandırılmaya çok müsait oluyorum çocuk söz konusu olunca... şimdi eğitime başladığımız halde, eksik ne var acaba diyorum..

    Olmaz mı , hep var eksik ... elimiz bütçemiz yettikçe uğraşıyoruz... etraftan akıl veren çoktu inci doğduğunda... işi bırak,diyen de oldu, ücretsiz izne çık diyen de... kimse paranız yetecek mi demedi... biz çalışmazsak inciye nasıl yeteriz? Geçen ay 5 kez,doktora gittik mesela. Birsürü  tahlil yaptırdık, istanbula genetiğe gittik, çorluya endokrine gittik, bir de karantinadaydı 3 kez kontrole gittik... kim verecekti parasını? Sanırım akıl verenler bi eft yapardı artık ;) 

    Kısacası şimdi özel öğretmenimiz var, eğitimi devam ediyor.. ve sırada da havuz terapisi başlamalıyız... çalışırsak buna bizim gücümüz var... o pek kıymetli akıllarınızı saklayın da size lazım olunca kullanırsınız...

19 Nisan 2016 Salı

+1 down ayakkabı...

    İlk ayakkabı... heyecanla alırsınız.. daha ayakları miniciktir... bi sure giydiremezsiniz... daha yürüyemez ama siz yine de ayağına olmaya başlayınca aksesuar olarak giydirirsiniz... 

    Ben de aldım... pembe mor... gördüğüm gibi aldım... sanki ayakkabı inci için yapılmış... öyle bi mutlulukla aldım... tabi ki hala büyük... ve ben onları giydireceğim günü bekliyordum, ta ki düne kadar...

    Fizyoterapisi vardı dün... yine mıncıkladık, hareketlerle yoruldu... bizimle birlikte yanda da 5 yaşında dicle vardı. Sağ tarafı doğuştan felç ve 8 aylıkken geldiği kuruma hala devam ediyormuş. Yerde duran ayakkabı benzeri şeyleri gösterip " bunlar benim mi?" Dedi...  fizyoterapist de " hayır seninkiler evde, bunlar başkasının " dedi. Ben de merak edip ne olduklarını sordum...  yürüme aşamasında bizim de kullanacağımızı söylediğinden başka birşey hatırlamıyorum:(  " e ben inciye ayakkabı almıştım" diyebildim:( gerisi yok... 

    Bize de sipariş verip yaptıracaklarmış ve inci oma aldıklarımı sadece kucağımda gezerken aksesuar osram giyebilecekmiş bir süre.. sonra da ortopedikle devam edeceğimiz için bizim ayakkabılar kısacası içimde ukte kalacak :( ilk adım ayakkabısıyla ilk adımını atamayacak ... O ayakkabıları ayaklarını yere sürterek eskitemeyecek...  

    Çok kötü bi şey değil dediğinizi duyar gibiyim... önemli olan tabi ki yürümesi ve gereken o  ayakkabılar mutlaka alınacak... ama çocuğunuz aldığınız her ayakkabıyı eskittiğinde bizi hatırlayın... Biz onlar ayakkabı eskitsin de yenilerini alalım diye dört gözle bakan anneleriz.. ve o giymek zorunda kalacağı ayakkabılar çok çirkin, ruh inciten cinsten... 

    İlk adımların annecim... pembe mor ayakkabılarınla olmayacak belki ama o ayakkabıları sana mutlaka giydireceğim...


      İmza : inatçı anne...

18 Nisan 2016 Pazartesi

+1 down neden?

Çocuklar acımasız oluyorlar, ve hep öyle olmaya devam edecekler... 

    Birkaç gündür inci yi sitenin bahçesindeki parka indiriyorum. Hem güneş, hem hava alsın maksadıyla... tahi havalar ısındı, çocukların hepsi parkta artık... üst kat komşumuz İrem in tatlı kızı Defne de bu ara her gün parkta. Biz de ona takılıyoruz. Dün gece eve giderken Defne ye , yarın aşağıya inerken bizim zile bas olur mu dedim, unutmamış:) dün kapı çaldı,bir baktık ki Defne, hemen inci yi giydirip peşlerine takıldık. 

    Bahçe cıvıl cıvıl... inciyi ve defneyi minik gören herkes gelip seviyor. Ondan daha büyük abiler ablalar gelip seviyor, ilgi şimdilik hat safhada... neden mi şimdilik... ?

    Dün dan diye vurdu bir soru yüzüme... ufaklıklardan bi oğlan, inci neden böyle bakıyor dedi... bana hiç tuhaf gelmeyen o bakışına baktım... gözleri gülüyor bence. Çok da neşeliydi üstelik salıncağa bindiği için... sonra daha dikkatli baktım. Evet inci ağzı hafif aralık, gözlerini dikmiş çocuğa öyle bakıyordu... tipik bakış aslında... ama o soruya kadar hiç farklı gelmemişti bana :( 

    Diyemedim.... çünkü inci down sendromlu diyemedim... desem anlamayacak daha çok soru soracak... O ne demek diyecekti? Neden böyle diyecekti? Hasta mı diyecekti? Ben açıklayacak gücü kendimde bulamadım... oysa bi cami minaresinden anons ettirmedigim kalmıştı... herkese söyledim...sormasalar da söyledim... yetmedi bu blogda yazdim.... 

    Ama dun ilk kez  cevap veremedim... Çocuklar acımasız... soracaklar... ona da çok soru soracaklar... kiracaklar, üzecekler kuzumu... ne kadar istemesem de birgün üzecekler... keske her çocuk inci gibi merhemli olsun diyeceğim... Defne gibi sorgusu sevse inci yi diyeceğim... İrem gibi kucağına her gördüğünde alsın isteyeceğim... ama olmayacak biliyorum...

    Yüzüme vuran sorularınızı bi kez de içinizden kendinize sorun olur mu ? Neden demeyin bana? Neden böyle, neden şöyle,neden ? 

    Ne olursa olsun, o cimcime benim kızım,ve yıkan sorularınızla birlikte yaşamaya çalışıyoruz... bi müsaade edin olur mu ?

+1 down savcının adaleti!

    Benim bi dava işim vardı, hani benim adıma bi profil açılmıştı da şikayetçi olmuştum. Sonra ifadeye çağrılmıştım da pek sevgili savcı da beni olaydan vazgeçirmeye çalışmıştı. Ben de sinirlenip vazgeçmemiş ve peşinde olacağımı söylemiştim adama! O da bana çıkarken "takipsizlik çıkar bundan" demişti! 

    Öngörüne sağlık sayın savcım, ne yaptım ettin çıkardın o takipsizlik kararını..ne de güzel kılıfına uydurmuşsun. Vay o site japonya kurulumlu bi siteymiş, vay yazışmalar uzun sürüyormuş da falan  filan.. eee noldu? Hiç yazışma yapmamışsın? Zahmet edip de sormamışsın site kurucularına bu nedir diye? İP sistemden bulunamaz,çünkü değiştirilen bi şey demişsin ama gel gör ki bu site İP kullanılabilen bi bilgisayardan çalışmıyor. Bu site sadece telefon uygulaması olarak indirilip, kişisel telefon numarası ile kullanılıyor. Keşke işin içeriğini benden iyi dinleseydin,güzelce idrak etseydin.. 

    Bi de eski kararlardan dayanak oluşturmuşsun, ama onlar aynı uygulama değil, bakmamışsın.o kararlara ulaşamam sandın oysa ki değil mi ? Uğraşmam sandın! Ama öldürücü darbeyi de bana ulaşmasında vurmuşsun! Elime geçen tarihte itiraz sürem çoktan geçmiş.. naptınız? Benim kağıdı yazdıktan sonra, kenarda bekletip çay kahve mi içtiniz? 

    Ben bununla inan çok güzel uğraşırım... ordan senin çıkardığın takipsizliğin sonucunu söke söke alırım almasına, ama inci' min davasına saklıyorum bu enerjimi. Senin gibi işgüzarlarla uğraşıp kızımın vaktini çalmak istemiyorum..

    Sana ne mi yapıyorum.. Allah a havale ettim,seni de bunu yapanı da... öteki tarafta hesaplaşırız elbet.. bi de unutma, insanlar yaptığını yaşamadan ölmezmiş.. belki diğer tarafa da kalmaz, ne dersin ? 

16 Nisan 2016 Cumartesi

+1 down bazı sıfatlar !

    Bazı sıfatların neden var olduğunu anlamak zor... eblek mesela? Kim bulmuş, kimden esinlenmiş, kimi görmüş de söylemiş? Kullanmadık mı ? Hem de yıllardır hala da söylüyoruz.

    Ama bu taraftan bakmamıştım hiç... birine " gerizekalı" dediğimde sadece sinirimi belli ettiğimi düşünmüştüm. Birilerinin kırılacağını akıl etmemişim demek ki... Bu bir sıfattan çok bir durumu belirtiyor aslında.. ama biz severiz ya hani hakaret etmeyi, lafın gittiği yeri görmeyiz... zeka geriliğinin tanımıdır kendileri aslında.. ve hiç de hakaret edilecek bir tarafı yoktur.. aksine, söylerken bin defa düşünmeyi gerektirir..

    Salak mesela? Ne demek salak? Bizi anlamayan varsa kesin salaktır di mi ? Bi kez daha söylemeyiz biz öyle aynı cümleyi, karşımızdaki kesin salaktır da anlamamıştır... 

    Boş boş bakma demeyiz , eblek eblek bakma,deriz ki gururu kırılsın, özgüveni alt üst olsun...aptal? Ne güzel bi hakarettir di mi? Birsürü kelimenin yerine kullanılabilir... ama bir de sığır var ki, kalifiye eleman gibi nereye koysan uyuyor mübarek...  sığır gibi yedi, sığır gibi baktı, anlamadı sığır.... sığır oğlu sığır...

    Biri çıkıp şimdi diyecek ki  Türkçe zengin bir dil, ne varmış sıfatlarımızda... ne var biliyor musun, bazılarında kırıcılık var, rencide edicilik var ,özgüven zedeleyicilik var...şimdi mi farkettin derseniz, hayır !
     yıllardır çalışıyorum, ve dersimi anlamayan yığınla öğrencim oldu? Derin nefes alıp bir daha anlattım olmadı.. ama hiçbirine oğlum/ kızım gerizekalı mısın demedim... " senin bence şuan algın kapalı, dikkatle dinle birdaha anlatacağım" dedim.. oldu mu, bazen oldu bazen olmadı... olmayana " boşver be, sen de matematiği sevmeyiver, dedim ve geçtim... matematiği anlamıyor diye damgalamadım... 

    Şimdi farketmedim ama şimdi yazmaya değer buldum sanırm... karşı tarafta olunca daha mi iyi anladım derseniz, evet :( 

     Bizde en güzel sıfat eksik.. dilimize girmemiş... yüreğimize işlememiş... İnsan... kaç kişi taşıyor insan olmanın güzel vasıflarını? Sevgi, saygı, yalansizlik... bunun gibi güzel sıfatları barındırmıyor mu İNSANLİK ? 

    Kim insan biliyor musunuz? Umut, alp,defne, elif ikra, muhammed,osman,zeynep, meryem, hira, can,ahsen,simay ve inci..  onlar insan sıfatını hakeden melekler... onlara başka sıfat bulmayın olur mu? Siz onlara sıfat yakıştırmayın diye biz anneler çok uğraşıyoruz :(

13 Nisan 2016 Çarşamba

+1 down esip gürleme vakti...

    Bugün esiyorum valla arkadaş..kimlere mi ? 

    Neden gelmedin arkadaşım evime? Neden bebek doğurmuşum gibi değil de  evimden cenaze çıkmış gibi davranıyorsun? Neden sevincime ortak olmak yerine gelmeyip beni kırmayı seçtin?  Çocuğum farklı diye mi ? 

    Beni her gördüğünde "sana da  bir türlü gelemedim" diye neden yalan söylüyorsun?  Gelmek istemediğini bilmiyor muyum? Kucağımda gördüğünde " ay bu pamuk gibiymiş" tepkine karşılık soruyorum , ne doğurdum sanıyorsun, yaratık mı? O yüzden mi bu şaşkınlığın?  "Ay bu gülüyor" diyenler, sizden daha mutlu bir çocuğum ve annesi var karşınız da!

    İlk günlerimde ağladım... neden gelip benimle birlikte vakit geçirmedin? Neden destek yerine köstek oldun?  "Geçmiş olsun "derken seni bozmadığım için üzülmedim mi sandın?  

    Kırgınım... gelip bebeğimi tebrik etmeyen herkese kırgınım... hediye veya takı bekliyorum sanmayın , asla!  Sizin getirdikleriniz benim kızımdan kıymetli mi sandınız?  Dünyanın en güzel çocuklarını görme şansından mahrum bıraktınız kendinizi aslında.. onun size nasıl gülümsediğini kaçırdınız... 

    Kırgınım... her doğum yapana koşa koşa gittim, sevincine ortak oldum... herkese topluca bebek görmeye gittiniz de, bana neden gelmediniz? Benimki bebek değil miydi?

    Kırgınım... çocuk 6 aylık oldu... hala sana da gelemedik, hediye evde hazır diyenlere Kırgınım... napim senin evdeki hediyeni? Küçük kalmıştır zaten, at çöpe  gitsin... bana senin hediyen lazım değil ki ? Ben çocuğuna herşeyin en güzelini alıyorum zaten... benim kahve içecek , bebeğimi sevinçle görecek arkadaşa ihtiyacım vardı... 

    İncim , annem... hiç yormadın beni sen bunlar kadar... iyi ki varsın... 

    Bundan sonra da sakın gelmeyin... incimle geçireceğim vakitlerimi çalmayın! İstediğim bir güleryüzü gösterme vakti çoktan geçti... 

    şimdi İNCİ VAKTİ♡♡♡

7 Nisan 2016 Perşembe

+1 down İncinin çığlıkları ...

    Ah kardeş çocuk bakmak iyi ama hasta olunca da fena :(  bi de acemi anne olunca çok zor... doktor hırıltısı artarsa getir dedi ama anlamıyorum ki nerden geliyor o hırıltı, ne kadar arttı, yoksa azaldı mi ? Bugün genetik için yaptiracagimiz tahlillere gitmişken doktora da muayene getireyim dedim... adam da hakli olarak neden geldiniz ki dedi.. e anlamıyorum ki ben durumu, en iyisini uzmanı bilir dedim:( ilaçlara devam, hırıltı takipte...

    Bugünkü konu başka aslında... inci yaklaşık bi aydır gece çığlık atıyor... çözemedik gitti... deliler gibi ağlıyor, zorla uyandiriyoruz,sonra bana bakıp gülüyor... rüya mi görüyor, nazara mi geliyor derken okuup izlemekten başka bisey yapmiyoruz.. başucuna kuran aldı ayten teyzesi, emirhan abisinin nazarligina kadar el koyduk ama nafile... bazı geceler güzel güzel uyurken, bazı geceler sabaha kadar inan kafam yastıkla buluşumu yor, uyumadan işe gidiyorum :(

    Sonra bugün doktora bi sorayım dedim, belki sağlık açısından bi sebebi vardır da çare buluruz.. " ne zamandır ağlıyor" dedi, yaklaşık 20-25 gündür dedim... işe ne zaman başladın dedi...  o da 14 mart ta... zamanlama harika... "bu çocuklar anneye diğer çocuklara göre daha bağlılık duygusu besler ve sen onu bırakıp işe gittiğin için ağlıyor" dedi.. nasıl olur? Daha 5.5 aylık çocuk, benim nereye gittiğimi bile bilmezken onu bıraktığımı düşünüp nasıl ağlar?  Ağlıyor işte... ben onu uyandırıp kendimi gösterene kadar ağlıyor.."kim bakıyor" dedi...doğduğundan beri yanımızda olan teyzesi dedim.... o bakmasa daha da vahimmiş... tanıdığı alışık olmadığı biri baksa neler yapacak kim bilir? Babası da " haftasonları çok ağlamıyor deyince iyice taşlar yerine oturdu... haftasonu benimle çünkü...

    Kız ben seni napayım İnci'm... ben sana neden ağlıyor diye günlerdir üzülürken bunu öğrenince bir garip oldum valla.. insan bazen sevinse mi üzülse mi bilemez ya hani... öyle bi haldeyim şimdi... bensiz olmayacağına sevinsem mi, gecelerdir huzursuz uykularında hep ağladığında üzülsem mi? Benim uykusuz kalışlarımı boşver zaten... bana allah nasıl bi uyanık kalma gücü veriyorsa günü tamamlıyorum bi şekilde... ama sen de uyuyamıyorsun be annecim :(  seni sırtıma bağlayıp okula mı görürsem acaba ? :)

    Şuanda 2 gecedir kafası yastığı unutmuş, sabahtan akşam 5 e kadar doktor doktor gezmiş biri olarak artık yatsam mı diyorum ? İnci bugün arabayı kullansam da yanındaydım annecim, ağlama bu gece olur mu ? 

    Ayten abla uyudun mu ? :)

5 Nisan 2016 Salı

+1down sağlık!

    Duygu selindeyim yine bugün... inci hasta biraz.. gözünün içine bakarsınız, korur kollarsınız ama o yine de hasta olur :( 

    İçim yine doldu mu ne? Arada sanırım boşaltmak gerek.. yazmasam ne olurdu bilmiyorum. Bazen bazı insanlar o kadar yoruyor ki beni, kendimi çok yalniz hissediyorum... kelimelere dökemiyorum kimler neler yapıp neler diyor, ama yakin çevreme hep anlatıyorum, cümle alem bilsin maruz kaldığım tavır ve gereksiz konuşmaları... üstelik ben bu kadar koşturuyorken!

    Bugün resmen tesadüfen anladık incinin hasta olduğunu... burun kökü basık olduğu için inci de hep bi hafif hırıltı mevcuttu doğduğundan beri. Ama ben yine  de her fırsatta sağlık ocagina gidip sesin burnundan mi akciğerinden mi geldiğini kontrol ettiriyorum. Bugün de ayten abla giderken, dur biz de gelelim dedim, bi baksın doktor..sabahtan da sanki öksürür gibi oldu... kadın dinler dinlemez "sen al çocuğu çocuk doktorunuza gidin" dedi. Aksi gibi ayten abla gelemedi bugün bizimle .inciyi bağladım ön koltuğa, götürdüm. İyi ki de gitmişiz. Down sendromlu çocuklarda bağışıklık düşük ve bu konuda hassaslar ,dedi. Tam zamanında gitmişiz ki antibiyotikten antibiyotiktenönce deneyebilecek ilaçlarımızı  deneyeceğiz.eğer 2-3 gün içinde artarsa hemen getir dedi. Gel de uyu şimdi...

    Hani ben koşturuyorum ya özel eğitim, fizyoterapi vs.. hiçbiri önemli değilmiş be... o sağlıklı nefes alsın, neşesi yerinde olsun da varsın geç yürüsün... o yemeğini güzelce yesin karni doysun da varsın "gel babası gel " demesin...  o bana anlamlı bakmaya devam etsin de, varsın 4yaşında koşsun.. hic değeri yokmuş meğer sağlığın yaninda... sağlıklıyken anlamazsınız değerini, ama sabaha kadar elinizde biberon kaç cc mama içti, doydu mu, hırıltısı var mi diye beklerken anlarsınız yurumesinin gecikmesinin çok da takılacak bir konu olmadığını... 

    Kafami yastığa koymadan işe gelmiş bulunmaktayım... birazdan derse girip, sabaha kadar uyumadigimi bir kenara bırakıp ders anlatacağım.. ve inci allahtan gözümün arkada kalmayacağı ayten teyzesinde...   Eğitime iyileşince tabi ki devam.. 

    Bu arada eve giriş çıkışları kapatmış bulunmaktayım bilginize... annem de dahil olmak üzere tembihledim ,kimseye gidilmiyor ve kimse kabul edilmiyor... sizinle içeceğimiz çok kahvelerimiz olacak ama inci iyi olduğu sürece.. o yüzden anlayışınıza sığınarak, incinin bağışıklığınin düşük olduğunu unutmadan bir sure bizi idare ediniz... 

    Teşekkürler...

    

3 Nisan 2016 Pazar

+1 down büyük konuşma!

    Ben hep büyük konusmalarimla unlu olacağım biliyorum :) neyi yapmam dediysem yaptım inci doğunca... pişman miyim ,asla... çünkü hep geçerli sebeplerim vardı...
    
    Yeğenim doğduğunda ne isterse aldık... sonunda laptop u tableti ve sayamayacağı kadar oyuncağı vardı.. yengem o vefat ettiğinde hem ağladı, hem de şunu söyledi, " panduf alamadım" .. irem annesinden karne hediyesi istemişti, karnesi geldiğin de o yoğun bakımda olduğu için panduf filan alınmadı. O karnesini de göremeden melek oldu :( 

    Oysa herşeyi almıştı ,ne istediyse yaptı.. 8 yıllık ömründe istediği herşeyi alindi... ama panduf eksik kaldi :( yengemin hala içinde kaldı iste bu da.. 

   Ben de inci gelene kadar birsuru cümle kurdum boyumdan büyük :( çok oyuncak alınmasına karşıyım mesela ben, ama ne görsem eğitici bu inci için deyip alır oldum.  Evde fazla eşyaya karşı olan ben, inci ye 5 adet sallanan şey aldı, hamak ,beşik, anakucagi vs... hep arkadaşlarıma derdim, at artik odasına da orda uyusun, yanımdan ayırmıyorum, ayirirsam da odasına yer yatağı yapıp ben de gidiyorum :) 

    Bu liste uzayıp gidiyor... en son su ayağa ve bileğe takılan sesli çoraplar vardı nette, ne gerek var dedim, ama öğretmeni sesin geldiği yönü anlaması için alabilirsin dediğinde çoktan kargoya verilmişti bile. Sonra şu yürüme tasmaları vardı. Bazıları çocuğa evcil hayvan muamelesi yapma açısından sevmese de ben faydalı olabilecegini dusunenlerdendim fakat almak yerine onun iki elinden tutup yürütürüm diyordum. En son fizyoterapist dik durması için bu tarz bi aparat tarif edince eve varmadan aldım sanırım :) 

    Büyük konuşmalar ve ben... devam edecek miyim bilmiyorum... akıllanır miyim ? Ama sunu biliyorum... hamile iken birsuru test yapılır... bi arkadaşım (zeynep) hatırlayacak bu konuyu. Ayni anda hamilelik surecimizi geçirdik... bigün bana dedi ki " eşimin laf etmeyeceğini bilsem hayatta yaptırmam bu testleri filan, down olsa ne olacak ki?" Ben de ağzıma geleni saydım o gün, " sen delirdin mi, ne demek ne olacak, doğuracak misin? Nasıl bakacaksın? O çocuğun nasıl doğacağını biliyor musun?"

    Zeynep, çok büyük konuşmuşum yine. Hatta en büyüğünü sana konuşmuşum arkadaşım...  test mest hikayeymis bak.. keske senin gibi düşünüp hic yaptirmasaydim o testleri... bak doğuyormuş işte... hastanede öğrendiğimde " ben bu çocuğa nasıl bakarım?" Da dedim... bakılıyor valla... Çok da seviliyormuş meğer.. evet yoruluyorum ama çocuğu olup da yorulmayan var mi ki ?