30 Ağustos 2016 Salı

+1 down korkular.

   her gün harika yorumlar alıyorum,çok teşekkürler her birinize... güçlü kadın, mükemmel anne vs dile getirdiğiniz sıfatların kaçını hakediyorum bilmiyorum.. ama benim de korkularım var, olmaz mı hiç..

   en son hafif de olsa umutlarımın yeşerdiği korkumdan bahsetmek istiyorum.. inci ya konuşamazsa? konuştuğu anlaşılır olmazsa?

   uzun zamandı aklımı kurcalayan korkularımdan sadece biri bu... bek işaret diline kadar araştırmalar yaptım... acaba öğretsem mi? öğretirsem işaret diline alışır da konuşmazsa ? öğretmezsem ya anlaşamazsak... bla bla bla... 

  size beki saçma gelecek ama bi süredir hep aklımı kurcalıyor... en son 10. ay kontrolünde doktoru sordu, babıldıyor mu? hayır... babababa ddedde filan yok bizde.  ama çok sinirlendiğinde bigün lalalala demeye başladı inci... bir başka gün yayay.. sanırım evde bütün gün şarkı söyleyerek dolaştığımdan olsa gerek :)

    öğretmeni demişti ki " evde karşısına geçip akşama kadar bababa desen de söylemeyebilir, ama sen ona onun sevdiği bir şarkıyı söyle, o istediği heceyi aradan çeker alır" ... öyle yaptım.. süt içerken şarkı, kucağımda dans ederken şarkı, uyuturken şarkı... apartman komşularıma hoşgörüleri için teşekkürler :) şayet sesim bir seze aksu değil, bilginize :)

   velhasıl inci lalallala öğrendi. o kadar şarkıya hece olarak bunu seçti.

   dün beni ağlattı.. yemek yedirmeye çalışıyordum,ağzı dolu iken yoğurt vermek istedim yutmasına yardımcı olmak için... kızdı bana açmadı ağzını ilk önce... sonra tekrar denedim.. inci başladı böböböb dödödödö diye bağırmaya... ağlanmaz mı be... farklı bir ses çıkarmış o minik kuş, hiç ağlanmaz mı? çekebildiğim kadarını kameraya kaydettim.. izleyip izleyip ağlıyorum:) öğretmenine bile yolladım hemen.. utanmasam doktoruna da yollayacaktım sevinçten... 

    yani bir damla umudum yeşerdi yine içimde... bugün 30 ağustos zafer bayramı.. dün 29 ağustos bizim minik heceleme zaferi bayramımız olarak tarihe not düşülsün istedim.. hadi öptük kocaman :)

23 Ağustos 2016 Salı

İnci yeni fenomen...

    inci için açtığım instagram hesabı çığ gibi büyüyor... hayal etmiş miydim? bu kadar hızlı olacağını bilememişim demek ki.. sevindiriyor beni bu,çünkü gelen mesajları okudukça mutluluğum artıyor...

    benim iyi anneliğimi yazanlara mahcubiyet dışında bir şey diyemiyorum ama meğer inci için güzel şeyler duymaya ne kadar ihtiyacım varmış... ona ettikleri her cümle ile nasıl keyifleniyorum anlatamam... burdan okuyanlar varsa tekrar teşekkür ederim...

    o sayfayı açtığımda dedim ki, bir gün inci yi herkes bilecek.. evet herkes biraz abartılı olmuş ama bugün 8000 işi olmak üzere ben bu satırları yazarken... 8000 kişi inciyi seviyor mu, hayır.. ama bi kısmı seviyor, bir kısmı merak ediyor, bir kısmı hasta olunca üzülüyor, bir kısmı inci gibi bir meleğe sahip, bir kısmı meleği inci gibi olsun istiyor, bir kısmı hamile ve inci gibi meleği olacak, bir kısmı inciyi görüp o meleği doğurmaya karar vermiş, bir kısmı sorup öğreniyor, bir kısmı öneride bulunuyor, bir kısmı hediye yollamak istiyor( kabul etmiyoruz çok teşekkür ederiz inceliğiniz için) ..... ve bu liste uzayıp gidiyor... 

    birkaç kez şu cümleyi kurdum "vesile olduğum şeylerden korkuyorum bazen" dedim... inci yi görüp doğurmaya karar veren annelere bazen diyecek birşey bulamadım, doğursam mı diyenlere cevap veremedim... ama artık işin inci boyutu ile düşünüyorum.. sanırım inci bu hayata arkadaşlarını toplamaya devam edecek :)  incinin bu hayattaki görevi bu olmalı.. dini olarak düşünürsek bazılarınızı günaha girmekten kurtarmak, insani açıdan düşünürsek 47li bebeklerin yaşam hakkını elinden almanızı engellemek... 

    bana hep soruluyor, 2li 3lü 4 lü test yapıtırmadınız mı? hamile iken biliyor muydunuz? sizin yerinizde olsam ben de bunları sorarım eminim bundan.. ama bu taraftan bakınca bunlara cevap vermek garip geliyor artık... doktora giden birçok kadın her bir testi yaptırır... hamileliğini ds doğuracağını bilerek geçirenlere saygım dünyalar kadar.. onlar benden daha cesurlar eminim... ben bilmiyordum... bilsem ne yapardım kısmına ise hiç girmiyorum... bilsem çok korkardım... ilk kez anne olacak biri için bunu bilerek doğumu beklemek kabus gibi.. ama doğuran ve bebeği 10 ayını bitirmiş bir anne olarak sadece şunu diyebilirim, böyle güzel gülen bir bebeğe asla kıyılmaz...

    geçenlerde ebebek dergisinin bir sorusu vardı, "anne olunca hayatınızda ne değişti "diye... ben de altına şu cümleyi yazdım ve yorumum beğenilerek dergide yayınlandı...

    "down sendromlu bir kızım olduğunda hayatım alt üst oldu sandım, ama baktım ki altı üstünden daha güzel!"

    

2 Ağustos 2016 Salı

+1 down inci büyüyor...

    inci büyüyor... bugün tam 9 ay 20günlük :) 
    uzun zamandır gelişimi ile ilgili yazmadım sanırım..  sosyal medyadan gelişimi ile ilgili o kadar çok video paylaşıyorum ki, blog yazmış gibi hissediyorum sanırım:)

    inci bizi bu ara sevindiriyor, sevindirirken ağlatıyor, ağlatırken güldürüyor... karışık duygular içindeyiz.. geçen hafta babası izindeydi... o evdeyken öpücük ata ata inci de öpücük atma çalışmalarına başladı ... sonunda bir yetişkin gibi olmasa da ,bi ses çıkarma mevcut çok şükür:)

    iki oyuncağı çarpıştırma uzun zamandır çalıştığımız birşeydi, tam olarak hala tamamlanmadı ama öğrendikleri üzerine çalıştığı doğrudur :)

    şimdi okulda Buket öğretmenimizle de çalışıyoruz... o da Mehmet öğretmenimizin eşi... ailecek inci için çalışıyorlar desem yanlış olmaz... dünyalar tatlısı ikiz kızları var.. ve yürekten inanıyorum ki inci yi 3. çocukları gibi sevip ilgileniyorlar... derste ikisini de görmeden demek istediğimi tam olarak anlatmam mümkün değil..

   bugün aslında gelişim basamaklarından çok sevgiden bahsedeceğim sanırım... inci ye ne kadar iyi geldiklerinden... inci Buket öğretmeninden çok güzel şeyler öğrendi... ama hayır dediğinde ağlamayı da öğrendi... insan çocuğu ağlar diye sevinir mi? biz seviniyoruz... o "hayır" kelimesini anlayıp cevaben ağladığı için seviniyoruz... 

    çok zor da olsa "ver" dediğimizde oyuncağı elimize vermeye çalışıyor.. zor diyorum,çünkü dişlerini kaşımak her zaman daha cazip... işte ağzına götürme "hayır" dendiğinde de ağlaması bundan:) bir de şunu keşfettim, Buket öğretmenine çat diye yaptığı bir şeyi bana yapmıyor :) sanırım anne ve öğretmeni bir arada istemiyor benim çocuğum.. anne annelik yapsın... ama napim çocuğum mesleki deformasyon :) boş zaman geçince vicdanım sızlıyor :)

    biz her yemekten sonra bu repliği söylemeden kalkmıyoruz mama sandalyesinden " inci mamasını bitirmiş, aferin inciye, alkış" diyip alkışlıyordum ben.. o da ellerimi tutup benimle birlikte heyecanlı bir şekilde yapıyordu... sonra öğretmenimiz dedi ki, senin ellerini tutmasına izin verme.. öyle yaptık... ve sonuç.... bugün ilk kez ellerini alkış yapmak için birbirine yaklaştırdığını farkettim.. tabi ki şak şak diye ses çıkaramıyor:) ama ellerine bakıp bakıp ortada birleştirmeye çalışıyor, ellerini açınca ana kucağına, kapatınca da kendine vurduğu oluyor henüz.. ama alkış yolları göründü diyebiliriz:)

    velhasıl...bugün mehmet hocanın da dediği gibi inci için üzülmemiz gerekenler azaldı... sanırım sabrımızın, çabamızın, emeklerimizin karşılığını verecek bu miniş kız... o zaman dans :))) çalışmaya devam :) 

instagram : 1downhikayesi_suureyya