31 Mart 2016 Perşembe

neden İnci?

    birgün bana "özel bir çocuğun olacak ve sen buna şükredeceksin" deselerdi sanırım inanmazdım.. hep herşeyi "dert" gören bir yanımız var ya hani insan olarak, bunu da öyle görürdüm mutlaka.. ama gün geçtikçe , Allah'ın bana neden İnci'mi gönderdiğini anlıyorum sanırım...

    dün fizik tedavi için yine rehabilitasyon merkezine gittik. bi oraya bir de genetik bölümüne gittiğimiz gün alt üst oluyorum. işte o günler benim şükür günlerim... Allah'ım diyorum, neler verdin kullarına, sabrını, gücünü...sabrını vermese bakabilir mi hiç insaoğlu...  gücünü vermese dayanabilir mi?

    dün daha odaya girer girmez Ayten ablanın kötü olduğunu anladım.. bi baktım ki çocuğu gördüğü gibi ağlamaya başladı. Allahım yardımcısı olsun, hem onun, hem de ona bakan ananın.. bizim izlemeye bile dermanımız yokken, o ana nasıl bir sabır ve güçle bakıyor kim bilir? orda çalışanlara da çok sağlam psikoloji versin Allah.. gerçekten çok zor... 

    Fizyoterapistlerden birinin ikiz bebişleri var.. dün diyor ki " hamileliği boyunca zor geçirdik günleri böyle durumları göre göre".. haklı... ne çıkacağını Allah'tan başka kim biliyordu ki? bizim durum tespit edilebilmesine rağmen doktor görmeyi başaramadıysa, görülmeyen bu durumlar olunca nasıl geçsin ki 9 ay... hiç görmediğim, hiç duymadığım vakalar, hastalıklar, genetik bozukluklar görüyoruz orda.. 


    gel de şükretme haline... benim çocuğumun hiç bir şeyi yok dedim dün... yürüyecek bi kere... yemeğini kendisi yiyebilecek... şansımız varsa iq biraz iyi düzeyde çıkarsa öğrenebilecek... evet hep yanında olacağım ama oyun oynarken bana muhtaç olmayacak mesela... belki yapamadıkları olacak, ama biliyorum ki dünyanın farkında olacak benim kızım... birlikte yapacaklarımızdan mutlu olacak... gülümsemeyi bilecek, ki çoktan öğrendi bile :) kahkahaları inanıyorum ki ömrümün sonuna kadar sürecek... Pelin ablası gibi güzel şeylere imza atacak.. koşacak mesela... belki profesyonel yüzücü olacak..belki de annesi gibi yüzmekten korkacak... belki çok güzel keman çalacak veya çok güzel klasik müzik dinleyecek...belki  süper resim yapacak... ya da çok güzel sergi gezecek..belki de yemek yapmayı çok sevecek..belki de yemeyi:)

    biliyorum ki benim için ne yaptığı çok önemli olmayacak... onun varlığı yetecek mutlu olmama...şimdi olduğu gibi... ondan istediğim tek şeyi de karşılıksız veriyor olacak... beni sevecek...

    ve artık biliyorum Allah'ım... neden İnci' den başkasını bize yollamadığını,ve İnci'yi başkalarına... 


     İnci'me en iyi ben bakarım...


    

26 Mart 2016 Cumartesi

+1 down hayat beni neden yoruyorsun?

    Günlerdir yazamadım...İNCİ,eğitimi,iş,ev derken resmen koşuyorum bu ara... bi de İnci nin gece çığlıkları!  Yaklaşık 15 gündür her gece İNCİ çığlık atıyor.. fırlıyorum hemen,ama uyuyor.. emzik veriyorum,sallıyorum,15 dk sonra yine bir çığlık...rüya mi görüyor, korkuyor mu, emzik mi arıyor, tövbe biseyler mi görünüyor çözemedik gitti... herşeyi down a da bağlamamak lazım.. 

    Okuyorum üflüyorum yatırırken,nazar değdi diyip Refik dedesine (Ayten ablanin eşi), anneannesine filan okutuyoruz ama yok anam yine bağırıyor çocuk... sonra Umut' umuzun annesi Pelin bi yazı yolladı.. down sendromlu çocuklarda uyku apnesinin sık görüldüğü yazıyor, ama İnci de belirtileri yok, babamda var ondan biliyorum. Yazının devamında tek başlarına yatmak istememelerinden de bahsedince aksam bi yanımıza alalım dedim... maşallah çocuk bikac uyanma dışında hic bağırmadan uyumasın mi  !! Şuanda da sol kolum incinin himayesinde, 5 aylık çocuk sol koluma sarıldı ve uyuyor ... al sana bi ağlama sebebi daha... anne olmak ne güzelmiş...

     Bir de çevredeki cahiller olmasa... geçen eğitime gittik Ayten teyzesi ile ders saatimizi bekliyoruz.. o sira da ordaki görevli olan bi bayan inciyi kucağına almış seviyordu... içeriye yaninda 8-9 yaşlarında bi kız olan kadın girdi. İnci ye bakıp senin kızın mi diye sordu bayana, o da evet dedi . Kadın "hic benzemiyor sana" deyince o da bana bakarak benim kızım olduğunu söyledi ve inciyi bana verdi... sonra bana dönüp "sana da hic benzemiyor" dedi.. bastan cevap vermedim. Sonra tekrar bize bakıp " kaşları böyle" dedi eliyle kendi yüzünde tarif ederek, " gözleri de çekik" ... sonunda dayanamadım, ne kadar muhattap olmak istemesem de " kızım down sendromlu olduğu için kimseye benzemiyor, kendisinden başka " dedim. Kadın ne dese beğenirsin, " olsun insanlık hali " dedi... sonra da bize  Allahtan şifa diledi... o sırada ayni rehabilitasyon merkezinde yanımızda çocuklarımızla olduğumuzu ve keyfi olarak gelmediğimizi FARKEDEMEDİ!!!

    Başka bir tanıdık " emin misin çocuğun down olduğuna" diye sordu, ben de " neden sordun" deyince " matematikçiden sendromlu çocuk mu olur?" diye espri de yapabildi durumumuzla sağolsun...


    Allah boyle insanları başımızdan eksik etmesin... bi de bu genin ailemden benim tarafımdan çocuğa taşındığını iddia eden çok yakin akrabalar, zeka testi yaptırıp çocuğumun akilli çıktığını söyleyen eksik olmayası insanlar var... onlar da olmasa nasıl yaşarım bilmem... 


    İnci beni hic yormuyor biliyor musunuz? Evet uykusuz kalıyorum, evet çok yoruluyorum, evet herşeye koşarak yetişiyorum belki ama asla inci yüzünden yoruldum demiyorum...beni bu çevremde eksik olmayası, aklı olmayıp fikri bol olan, yorumları ile hayatımıza zorluk katan insanlar yoruyor... 

    Olmasanız da olurdu...

21 Mart 2016 Pazartesi

+1 down farkındayız!

    Bugün 21 .03. 2016... 

    Hiç bir arkadaşınızı sarı saçlı diye, yeşil gözlü diye, uzun boylu diye veya elleri büyük diye sevmekten vazgeçtiniz mi? İçinizde kaçınız gerçek iq seviyesini biliyor? Peki yarın vücudunuzun size ihanet edip kanser olmayacağınızın garantisi var mı ? Boyum uzun diye beni sevmeyen var mı dostlarım? 

    Kromozomun fazlası da tıpkı kan grubunuzun farklı olması kadar doğal.. kan grubu sizinle aynı olmadığı için küstüğünüz biri var mı ? Olur mu öyle saçmalık dediğimizi duyar gibiyim. Peki kromozom farklı olduğunda neden böylesiniz? 

    Bugün herkes aynı konuyu paylaştı sosyal medyada. .. +1 farkla tıpkı sizin gibiyiz, gerçek dostlar kromozom saymaz   vs... bazı arkadaşlarımın canı gönülden nu paylaşımları yaptığını,gerçekten duyarlı olduğunu biliyorum .. ama bunu paylaşan büyük bir kesimin de çocuğunu aynı sınıfta okutmak istemeyen, aynı parkta oynatmayan, onlara farklı olduklarını saçma sapan bakışları ile hisettirenler olduğunu biliyorum.

    Her yıl 8 mart dünya kadınlar gününü kutlarız ,sonra gider karımızı keseriz, her yıl sevgililer gününde önüne güller serer, bizden ayrılınca çeker vururuz, her sene anneler gününü kutlarız ama sonra annemizi yanımıza alıp bakmayız, her sene babalar gününü kutlar, malını mülkünü üstümüze alınca huzur evine bırakırız yavru kedi gibi... bugün de bazı kesim için öyle birgün... bugün FARKINDAYIZ diye bas bas paylaşımlar,yürüyüşler vs... yarın " ben oğlumun onunla aynı sınıfta okumasını " İSTEMEYİZ !

    Bugün de diğer önemli günler gibi usulden var olmasın olur mu ? Bişeyin farkına varmaktansa, farkında olduğunuz bu durumda destek olun♡ 

#işteşimdifarklıyım

20 Mart 2016 Pazar

+1 down neden İnci ?

   Hep kızım olsun istedim ben... ama hamile iken ne hissediyorsun dediklerinde hep şu gelirdi aklıma, ben kız istediğim için Allah bana kesin erkek bebek yollayacak... neden bilmiyorum ama sanki o zaman hissetmişim sadece Allahın dediğinin olacağını... o yüzden kız olduğunu öğrendiğimde listemde sadece erkek isimleri vardı benim :) Alp Bora... ama kızdı işte ve ben hiç kız ismi düşünmemiştim...

    Sonra bigün bi arkadaşım ne koyacaksın adını deyince, bilmiyorum ki dedim.. gerçekten bilmiyordum... düşünmeden de koyulmaz ki arkadaş... çocuk hayatının sonuna kadar senin seçtiğin isimle yaşayacak... hem sen sev o ismi,hem de o sevsin... zor iş... isim dediğin de yok dalga geçilmesin, yok bi şey çağrıştırmasın, yok söylemesi kolay olsun... birsürü etken var kısacası...

    "İrem" ...onun adını koysam, içimizde bambaşka duygular olacaktı... seslenemezdik bir süre kesin... alışana kadar zor bir süreç olacaktı... onun sevdiği isimlerden de koyamadım, o küser diye... çünkü hep "benim adımı neden eylül koymadınız diyip durdu... ben koysam gönül koyardı minik kuzum bana♡

    En azından i harfi ile başlasın dedim... irem ile inci... inci birdenbire geldi aklıma... ben takı olarak inciyi çok severim.eşsizdir... istridye içinden mucize çıkar...bembeyaz... saf... güzel... ÖZEL ♡

    İçimde özel bir çocuk taşıdığımı hissettim sanırım... o gün kesinleşti bu isim... benim güzel kızımın adı inci olacaktı... babası da bizden bi iz olsun kızımızda dedi... Süreyya ve Uğur un baş harflerinden de SU olsun ikinci ismi...  ve kızımız İNCİ SU♡

    Bir de görseniz... aynı inci gibi benim kızım, bembeyaz... pamuk... herkesin çocuğu kendine güzelse madem , benim kızım da çok güzel... saf... yüreği hiç kirlenmeyecek... ve özel... o bi kromozom sayesinde özel... isminin hakkını doğar doğmaz verdi benim pamuk kızım...

     bir gün sorarsan bana " benim adım neden inci" diye, cevabı burda annecim... İçimde inci gibi özel bir kız taşıdığımı biliyormuşum meğer...♡♡♡

18 Mart 2016 Cuma

+1 down simdi okullu olduk...

    Simdi okullu olduk, sınıfları doldurduk :)  İnci özel eğitime başladı artık... Bireysel dersleri de pek sevdi. Evde olsa uykusu gelince deliler gibi ağlar ama orda maşallah hic sesi çıkmıyor :) sanırım ortama ve öğretmene alışma durumu söz konusu :) inşallah alıştıktan sonra da boyle devam eder ...

    17 yıl okudum... ilkokul, ortaokul, lise,lisans,y.lisans... oku oku bitiremedim kısacası ... tam bitti artık çalışıyorum derken yine başladım. Simdi hiç olmadığı kadar büyük dersleri olan bi okuldayız inci ile birlikte... onunla birlikte bilmediğim çok şey öğreniyorum... onu öğreniyorum. Hayatin süprizlerle dolu olduğunu öğreniyorum. İncinin ne kadar özel olduğunu öğreniyorum. Onunla birlikte aldığımız dersler, bugüne kadarki dersleri çoktan solladı.. 

    Çalışmaya da başladığım için bu ara pek yoğun günler yaşıyoruz. Okuldan gelince teyzesi ile bi tur fizik tedavi yapmış oluyor inci.. öğlen ve aksam fizikleri ellerimden öper :) ama sunu farkettim ki her isin ustası yapmalı... fizyoterapist top gibi yuvarlarken ben her harekette ter arıyorum resmen. Ya kolu acırsa, ya bacağı çıkarsa diye diye zorla yapıyorum .  O yüzden keske hergun fizyoterapist gelip yapsa :) 

    Özel eğitim dersleri de özge hocamızdan... Ayten abla ile biz de sınıfta oturuyoruz derste.. ortam sıcak, özge hanim da dinlendirici sesiyle sakin sakin konuşunca biz ablamla esnemekten ağzımız yariliyor:) ama inci cin gibi bakıyor:) 

    Dersten sadece inci değil biz de faydalanıyoruz... ninni bilmedigim malumunuz:) çocuğa ninni söylemeyince ninni makinesi imdadımıza koşmuştu... simdi de hic çocuk sarkisi bilmediğimi öğreniyorum :) ben en son mini mini bir kuş da kalmışım ya kız... ondan sonrası yok... meğer ne güzel şarkılar varmış :) 

    Dun kırmızı balık öğrendik:) 

Kırmızı balık gölde, kıvrıla kıvrıla yüzüyor
Balıkçı hasan geliyor, oltasini atıyor
Kırmızı balık dinle ,sakın yemi yeme
Balıkçı seni tutacak
Sepetine atacak
Kırmızı balık kaç kaç
Kırmızı balık kaç kaç kaç :)

    Aksamdan beri bunu söylüyorum :) daha neler öğreneceğiz neler ♡♡♡

16 Mart 2016 Çarşamba

+1 down mutluluk!

    bugün bildiğin mutluyum :) ne güzel şeyler duydum bugün!

    bugün İnci nin 5. ayııııııııı  !!! ve kontrolümüz vardı. iyice evhamlı olduğumu söylememe gerek yok herhalde.. elimde resmen mezura ile yaşıyorum.. çocuk dönüyor yüzüstü,kafası havaya kalkmışken "dur kafa çapını ölçeyim" diyorum.. çocuk sırtüstü uzanıp yatıyor, "gel gel hemen boyunu ölçelim" diyorum... artık uğur dalga geçiyor benimle, "ölçtün mü bugün boyunu "diyor, ciddiye alıp hemen "gel ölçelim "diyip konuyorum yanlarına :) 

    ama bugün bir ölçtüler ki doktorda 64.4 :)) bu benim için ne demek biliyor musunuz? geçen ay 0.5 cm uzayan çocuğum, bu ay 5.4 cm uzamış demek... mucize demek.. sevinç demek..büyüme eğrilerinde level atladı demek... doktor amcasından "aferin" almak demek... korkuyla gelinen kontrolden ferahlayarak çıkmak demek...

    İnci sadece doğduğunda kan değerlerine bakılmıştı.. malesef ki down sendromlu çocukların bağışıklıkları düşük olduğu için kan hastalıkları konusunda hassasiyetleri var... lösemi gibi.. kan değerleri o nedenle sık sık kontrol edilmeli, pek şifayı kapmamaya özen göstermeli.. bugün doktordan hemogramına bakmasını isteyince, normalde 9 aylıkken yaptıklarını ama İncinin nedense hastaneden çıkarılmaması gereken değerlerle çıkarıldığını söyledi.. resmen ateş çıktı beynimden.. ya bişey olursa korkusu, hiçbirşeye benzemiyor...

    33000 beyaz küre dedi... anlamam ki ben o ne demek... "ben bu sayıyla hasta taburcu etmem" dedi.. biz pazar günü taburcu olduğumuz için, doktorumuz yoktu... hemen hemogramı yaptırdık, bebek olduğu için sonucun hızlandırılmasını rica ettik, 15 dk sonra da alıverdik... cehalet zor şey azizim... baktım baktım anlamadım... var bikaç değerde düşüklük veya yükseklik ama ,sorun teşkil eder mi etmez mi bilemiyor ki insan... neyse ki doktor "sorun yok annesi, sen bu çocuğa çok iyi bakıyorsun... bu ay gelişimi de çok güzel" dedi.. bugün bir kez daha dünyalar benim oldu :)

    ve   günün bombası.. benim kızım artık ek gıdaya başladıııı :) bugün ilk kez patatesle tanıştı :) 2 hafta sonra da gelsin karman çorman kahvaltılar :) 

    kuzuuumm... beni bugün sevindirdiğin için teşekkür ederim... boyunun uzaması bile beni mutlu ederken, ileride kim bilir ne güzel anlar yaşatacaksın bana :)

    iyi ki varsın, iyi ki geldin annem... 5. ayımız kutlu olsun :)

14 Mart 2016 Pazartesi

+1 down özür dilerim annecim :(

    dünya üzerinde birsürü sapık, manyak, bağımlı, katil duruken sana "engelli" damgası vurulmasına izin verdiğim için özür dilerim:( kendi ellerimle bütün işlemlerini yaptım rapor için.. özür dilerim... bugün de gidip RAM dan ikinci kez onaylattım "engelli" diye... özür dilerim...

    oysa sen benim gözümde o yeşil gözleri ile bana hep gülen bir meleksin.. özür dilerim annecim... sırf seni eğitebilmek adına yaptığım herşey için özür dilerim... büyüdüğün zaman sana nasıl anlatacağımı bile bilmiyorum... ne 47 kromozomdan anlayacaksın, ne down sendromundan, ne de engelden! nasıl diyeceğim sana sen "engellisin" ? dünyada yüreği engelli bu kadar insan yaşarken sana vurulan bı damgayı sana nasıl anlatacağım?

    sen "engelli" değilsin annecim.. sana yapıştırılan bu etiketi silmek için ben herşeyi yaparım.. yapacağım ... şimdi yapmak zorunda olduğum herşey için affet olur mu? :( 

    bugün patlama günüm.. bir şarkı dağıttı beni... Hilal , yüzlerce kez dinlerim, ilk dinlediğimden beri ağlıyorum... hilal benim daha önce anlattığım bi anne adayı... ds li olma ihtimali için test yaptırıp, beni okudukça ds li çocuğu olacağına ve benim gibi güçle büyütebileceğine inanan bi anne... çok şükür sonucu temiz çıkmış.. bu cümleyi kurmak ne kadar manidar benim için bilemezsin.. ds li bi kızım var ve birininki ds li çıkmadığı için şükredebilmek.. sizin çocuğunuz da böyle olsun mu deseydim?  

    hilal dünkü yazımdan sonra bana bir şarkı yazdı.. yine Güliz Ayla şarkısı... onu dinledikçe İnci ve beni hatırladığından bahsetti... ben de merak edip hemen bulup indirdim telefona... meğer bu şarkıyı bekliyormuşum bugün ağlamak için... RAM dan çıkar çıkmaz bi hüzün çökmüştü zaten... şarkı yetti ağlatmaya...

    yok yok gücüm yerinde... hala İnci için elimden gelen herşeyi yapmaya hazırım... ağlamamın sebebi İnci... ona takılan etiket... burdan söylüyorum, birgün ds li çocuklar "engelli" diye anılmasın diye elimden geleni yapacağım... İnci büyüdüğünde ona "engel" kavramı öğretmek istemiyorum, öğretmeyeceğim.. 

    ağladım... çünkü bir gün ondan korkarak yanına yaklaşmayan insanlar göreceğimi biliyorum :( çünkü bir gün arkasından fiskos yapıp onu anlatacaklarını biliyorum.. çünkü bir gün iki cahil anne veya baba kızımı çocuğu ile aynı sınıfta istemeyecek biliyorum... :( çünkü bir gün o bunu öğrendiğinde üzüleceğini biliyorum... 

    sana söz veriyorum annecim... sen büyüdüğünde bugün ağladığım gibi ağlamayacaksın...ve bir gün büyüdüğünde ben seni öyle güzel yetiştirmiş olacağım ki, kimse seni üzemeyecek... yüreği engelli insanlar bizim karşımızda duramayacak...

    Güliz AYLA: bahsetmem lazım!

saçlarından, gözlerinden, 
bende iyi duran sözlerinden
senden benden bahsetmem lazım
kim varsa umudunu kaybeden !!

13 Mart 2016 Pazar

+1 down nasıl bırakıyorsunuz?olmazsa olmaz!

    nasıl bırakıyorsunuz 9 ay karnınızda taşıyıp dünyaya getirdiğiniz mucizeyi? doğurup da çöpe atanları, tuvalete atanları, sokağa bırakanları anlamakta gerçekten zorlanıyorum... hangi psikolojidesiniz yahu? bu neyin kafası? 

    bugün inci ile 7/24 vakit geçirdiğimiz son gün,yarın iş başı... onca işimin arasında ağladı da, zırladı da, çıldırdı da, bi kere bile aklımdan bu çocuk da olmasaydı demedim, bi kerecik olsun onun olmadığı bir an dilemedim... o hapşurduğunda bile "benim ömrüm kadar yaşa annem" diyorum, şayet biliyorsunuz dileğimi... 

    hiç mi yorulmuyorum, hiç mi sabrım zorlanmıyor, hiç mi benim de ağlayasım gelmiyor... gelmez olur mu? derin bir nefes çekiyorum, ona kocaman sarılıyorum,  e geçiyor!   

    İnci gündüzleri çok zor uyuyor malumunuz.. bazen resmen ağlaya ağlaya sızıyor artık.. ama akşam uykuları resmen benim için ap ayrı bir keyif... güzelce banyosunu yaptı bu akşam... temiz temiz giyindi,misler gibi koktu... saçlarını bir güzel kuruttuk, o sıcaklıkla güzelce mayışıldı :) sonra yatak odasında bizim yatağımızın tam ortasına yatıyoruz...  emziğimiz ağzımızda gözlerimin içine bakıyor karga sesimle ninni söyliyim diye.. ama malum benim ninni repertuarım pek yok.. ben hala "ikinci bahar" filan söylüyorum:) ama dinliyor.. elleri iki yanağımda, bazen okşayarak bazen tırnaklayarak seviyor beni uyuyana kadar.. tam gözleri kapanmaya yüz tutuyor,elleri yüzümden hafifçe düşüyor, "ben annemi mıncıklıyordum ya, ne uyuması" diyip açıyor gözleri... tırnaklaması bile güzel olur mu hiç bir bebeğin, oluyormuş valla... 

    benim saçma bi ninnim var;

    "benim bir kızım var, çok da güzel saçları var, onun saçını yerim, öper öper severim..." bu böyle tüm organları bitene kadar devam ediyor... bunu söylerken bir ara tam uyudu sandım, organlar bitince bi başka şarkıya geçeyim dedim, cin gibi açıverdi gözlerini.. beni seve seve dinledi yine yavru kuş... 

    bu şarkı aslında benim keşfedip eşime dinlettiğim bir şarkıydı... İnci doğunca ona da söylemeye başladım... bilenler bilir, bilmeyenlere de dinlemesi tavsiye edilir...  güliz ayla-olmazsan olmaz


    benim bura afet yerim
    yangın da var deprem de
    hangisini anlatayım ki
    kimmiş beni söndürecek
    ateşim dinsin diye okyanusa sığınamam ki...

    sarılırım, sarılırım bırakmam
    çağırırım, çağırırım,daha da sensiz yatmam....

    olmazsan olmaz, büyümez çiçeklerim
    toprağım havalanmaz kurur gider bahçelerim...

    ah başıma gelen benim
    aşk oyun ben oyuncak
    söyle emrine amadeyim
    kimmiş beni susturacak
    duysun be dağlar taşlar çok seviyorum demiş miydim?

    sarılırım, sarılırım bırakmam
    çağırırım, çağırırım,daha da sensiz yatmam....

    olmazsan olmaz, büyümez çiçeklerim
    toprağım havalanmaz kurur gider bahçelerim...


 ve tam İnciye olan duygularımı da anlattığını farkettim.. çünkü yavru kuşum, sarılırım asla bırakmam, bundan sonra asla sensiz yatamam ve sen OLMAZSAN OLMAZ ANNEMMMM!!!
   

12 Mart 2016 Cumartesi

+1 down kelebekler uçuşurken...

    içimde Uğur' a ilk aşık olduğum günkü gibi kelebekler var bugün... insan bi kere aşık olur derler ya, yalan.. insan evladına da aşık oluyormuş meğer... İnci'm ne güzel sevinçler yaşatıyorsun bana...

    bugün sonunda bir merkeze karar verdik, tabi yardımlar sayesinde.. daha önce bahsetmiştim Çorlu'da tanıştığımız vicdanlı insanlardan.. burda bir kurum için bilgi alıp bizi yönlendirdiler... bugün oraya gidip artık başlama kararı aldık.. p.tesi RAM dan raporu alır almaz başlıyor maraton ;)

    bugün sevinçliyim... kediye yavrusu aslan görünür misali herkesin evladı kendine güzel,kendine başarılı,kendine tatlıdır da; bir 3. göz söyleyince tadından yenmez.. benimki kaşı gözü beğenildi sevinmesi değil , benimki bi 3. göz değerlendirince güzel şeyler duyma sevinmesi... gittiğimiz merkezdeki özel eğitimci ve fizyoterapist İnci yi bi kurcaladı tabiri caizse:) yani kaslarına, hareketlerine, bakışına, dönüşüne, gülüşüne, takip edişine, herşeyisine bakıldı kısacası... bin kişi gelsin baksın, bin kişi güzel şeyler söylesin istedim... sanki bir kişi söyleyince yanılma payı varmış da onaylamak için birileri daha baksın istiyorum hep... "İnci hafif etkilenenlerden gibi" dedi fizyoterapist abisi... "4 ayda dönmesi harika, erken bile" dedi özel eğitimci ablası.. ve daha birsürü güzel cümle... 

    annemi şimdi anladım... bizim veli toplantımıza giderken bilirdi notlarımızı ama bi keyifli gelirdi yine de ... abime "pek saygılı maşallah" dediler mi gururlanırdı... dersten daha önemliydi bizim için saygı,ahlak,terbiye...  bugün ben de istedim ki annemin keyfi ile döneyim eve :) ben görüyorum İnci'nin döndüğünü ama biri gelsin "ayyy yavrum ne de güzel döndü "desin... ben biliyorum gülümsediğini ama biri de gelsin "ne güzel kahkaha atıyor" desin... ben hep görüyorum o güzel yeşil gözlerinin nasıl takip ettiğini ama biri daha gelsin ve "takibi harika" desin.. 

    çocuklarını kıyaslayanlara hep kızardım... aleni yapanlara,yarıştıranlara hala kızıyorum ama içten içe meğer ben de kıyaslar olmuşum... gruptaki down anneleri anlayacaktır beni, hepimiz  merak etmiyor muyuz kiminki kaçıncı ayda ne yapmış diye? hepimiz istiyoruz ki bi şeyler başarsın da biz de mutlu olalım... kiminki 4 aylık, kiminki bizden 9 gün küçük,kiminki 10gün büyük? hepsini kıyaslıyorum.. kıyaslıyoruz...

    bugün de sana inanıyorum annecim... daha ne kelebekler uçuşturacaksın içimde... daha ne aşklar yaşatacaksın bana... ve sen birgün bunu okuduğunda bir kelebek daha uçuşacak yüreğimde...

10 Mart 2016 Perşembe

+1 down iş zamanı...

    işe başlamama çok az kaldı :( mart 14 iş başı... aslında raporla filan uzatılabilirdi ama bir gün mutlaka başlayacağım... inci için her zamankinden daha çok çalışıp kazanmak gerek.. sağolsun Ayten ablam "ben bakmaya hazırım, beklesen ne olacak, başla, sana da iyi gelir"dedi.. aldım gazı gidiyorum yani...

    bir sürü fikir geldi çalışmamla ilgili... biri diyor ki, "istifa et!" oldu bebeğim hemen... ben ki taaa Hakkari'ye atanıp orda çalışmış insanım, neden pes ediyorum?

    bir başkası "ücretsiz izne ayrılsana" dedi... canım benim , herhalde her ay bana maaş ödemesi yapacak, ne fedakarsın! 

    herkes iyi niyetle fikir üretiyor farkındayım ama bilmiyorsunuz ki ben çalışmazsam olmaz.. belli bir hayat standardı var herkesin.. biri asgari ücretle 4 çocuk okutur, diğeri bi alışverişte asgari ücreti yer yutar... zannetmeyin ki çok lüks yaşıyoruz... inci için her zamankinden daha çok maddi güce ihtiyacımız var.. "devlet karşılıyor" diyenleri duyar gibiyim.. evet 8 saatini devlet karşılıyor fakat bir özel eğitimcinin bile istihdam edilmediği bir yerden mucize beklememek gerek... elimizden geldiği kadar diğer imkanlarımızı da zorlayıp, alabileceğimiz desteğin en fazlasını almak için o maddi güce ihtiyacımız var bizim.. bunun için de çalışmak zorundayım...

    8.5 aydır evdeyim... bugün bi hesaplayınca farkettim ki. 29 yıllık ömrümde ilk kez bu kadar uzun süre okula gitmeden(hem okuma hem çalışma anlamında) durmamıştım evde... kendimi bildim bileli ya ders çalıştım, ya okula gittim, ya dersaneye gittim, ya etüte gittim ya da çalıştım.. sonuç olarak evde kalma rekorunu an itibari ile kırmış bulunmaktayım.. bundan sonra da bir daha asla bu kadar uzun bir zaman diliminde evde bulunamayacağımı biliyorum ve bundan da hiç şikayetçi değilim.. bundan sonra kızımla neresi varsa gezip tozmayı planlıyoruz... bütün arkadaşlarımın dünya tatlısı minnoşları var, ve benim minnoş da artık onlarla tanışmalı bence... e doktor ve eğitim telaşı zaten hayatımızın büyük bir kısmının yollarda geçmesine vesile olacak... 

    İnci doğduğunda,İnci gelmeden haberi gelmişti malumunuz...o gün ilk kurduğum cümle "ben nasıl bakarım bu çocuğa" oldu.. hem ağladım hem de defalarca bu cümleyi söyledim..  Ayten abla geldi elimi tuttu ve ağlayarak " üzülme birlikte bakacağız" dedi.. o gün bugündür bu cümlenin hakkını verdi her gün..şimdi de İnci ile birlikte gün sayıyorlar :) ben işe gidince başbaşa kalacakları günü bekliyorlar :) insanın işe gittiğinde arkasına bile bakmadan çocuğunu emanet edebileceği birinin olması ne güzelmiş meğer...

   şafak 3 Ayten abla :) 3 gün sonra başbaşasınız İnci tanesiyle ;)

9 Mart 2016 Çarşamba

+1 down İnci'min bakışı...

    bir gün güçlü Pelin ile (umut's mom) bakışlarından konuşmuştuk... o da umut'un onun gözünün içine nasıl baktığından bahsetmişti... bugün o bakışlardan bahsetmek istiyorum...

    düzinelerce çocuğum olmadığı için başka bir çocukla kıyaslayamam ama İnci nin bi bakışı var,bakarken ölürsün...evde, yolda, yatakta ,hamakta,mutfakta, oyun halısında... heryerde insanın içine içine akan bir bakışı var...

    mama verirken, biberonu tutayım da yandan da tv izleyeyim filan diyemezsiniz.. o mamayı yerken gözümün içine bakıyor, başka yere bakmaya vicdanım el vermiyor,ben de onun gözünün içine bakıyorum.. romantik mama saatlerimiz var yani ;)

    yolda, o yanımda otururken elini tutuyorum,emziği ağzına veriyorum uyur diye, ama gözünü gözüme dikiyor...biz nerdeyiz, hangi yoldan geçtik, geldik mi diye öyle sağa sola bakamazsın.. bakınca kendimi suçlu gibi hissediyorum,o bana bakarken bakmazsam üzülür diye korkuyorum...

      onu sallarken bi elimle de emziğini tutuyorum,malum hala ağzından fırlatabiliyor,diğer elimle de elini tutuyorum, o yine gözleri uykusuzluktan bayılana kadar gözünü dikiyor... ben de hem sallıyor, hem ona bakıyorum...

   mutfakta yemek yaparken ana kucağı ile yanıma alıyorum artık...ben bi ocağa bi tezgaha bi buzdolabına gidip gelirken gözünü kırpmadan bana bakıyor... eline oyuncak veriyorum ağlamasın diye, elinde oyuncak sımsıkı tutulmuş ama oyuncağa bakan yok.. ben de bi yandan soğan doğrayıp ağlarken bir yandan ona bakıyorum:)

    oyun halısına koyuyoruz, malum el göz koordinasyonu önemli mesele, o bi oyuncağa vuruyor,bi bana bakıyor:) ona bakıyor muyum diye kontrol ediyor resmen :)

    kısacası o bakıyor, ben her bakmadığım dakika vicdan azabı çekiyorum, kendimi suçlu hissediyorum.. bi de öyle güzel bakıyor ki sıpa, içime ılık ılık sevgi akıyor... ben bakınca da öyle güzel gülüyor ki, içimin yağları eriyor... o bi bakıyor benim dünyam değişiyor, o bi gülüyor,seninle herşeye varım diyorum...

    anlamlı bakmak herkese nasip olmaz... ama İnci bi bakıyor,"anne biz seninle herşeyi başarırız " diyor...

    SANA GÜVENİYORUM BONCUĞUM...

8 Mart 2016 Salı

+1 down 47.yazı...8 mart...

    47. yazım ve 8 mart 'a denk gelmesi manidar oldu:)

    evet bugün 8 mart... sizden ayrılmak istediği için sokaklarda pompalı tüfeklerle öldürdüğünüz kadınların günü... minibüste kalan son yolcu olmanın ,tecavüz edilme sebebi olduğunu bilmeyen kadınların günü... ananıza küfredeni dayaktan öldürürken, çocuğunuzu doğuranın da bir ana olduğunu unuttuğunuz kadınların günü...

    bugün bambaşka tarafından bakıyorum bugüne... anne olan kadınlar tarafından.. sadece evine ve yavrusuna bakanlara saygım sonsuz.. gününüz kutlu olsun... hem evine yavrusunu bakan,hem de çalışmak zorunda olanlar, size hayranlığımız hat safhada zaten...çocuğu uyurken işe giden, geldiğinde ödeviyle,oyunuyla,sevmesiyle ilgilenen, sonra yemek,çamaşır, ütü ve temizlik ile uğraşan kadınlar, sizler emekçisiniz işte... 

    ama ben yine bambaşka bi tarafından bakacağım bu güne.. başıma gelmeseydi bu kadar içinde olamazdım biliyorum,tıpkı içinde olmayanların beni anlamadığı gibi ben de anlayamazdım sizleri...

    engelli çocuğu olan anneler, asıl sizin gününüz kutlu olsun... 9 ay karnınızda taşıdınız, sevdiniz,koruyup kolladınız.. canınız ne çekse yediniz ,sağında solunda lekesi çıkmasın dediniz... yediğiniz için de lekesiz doğdu.. gözünüz aydın bir meleğiniz oldu... hepinizinkinin sıkıntısı bambaşka biliyorum... beterin beteri var diyerek birileri de sizin durumunuza bakıp kendi haline şükrediyor.. kötü hissetme bu yüzden kendini fedakar anne, sen de bir kötüsüne bakıp çok şükür demedin mi hiç? 

    yatalak olanı var, kas hastası olup tekerlekli sandalyede gezeni var, otistik olanı var, boş boş bakanı var, down sendromlusu var,eli kolu eksik olanı var, tam olsa kullanamayanı var, var oğlu var.. siz biliyor musunuz böyle meleklere bakmanın nasıl bir fedakarlık gerektirdiğini? ben bilmiyordum.. hala bilmediğim büyük bir kesim var... ama bildiğim bir şey var ki, o da asıl emekçi kadınlar bunlar! işte bu yüzden asıl onların günü kutlu olsun...

    hani hep teselli ediyorsunuz ya "beterin beteri var " diye.... siz teselli etmeyin diye daha beteri mi gelseydi başımıza? bizi anlamadığınız gibi boş teselliler ile canımızı sıkmayın ne olur... siz nerden bileceksiniz engelli bir çocuğa sahip olmanın ne demek olduğunu... nerden bileceksiniz yatalak çocuğunun gözünün içine baka baka ağlayan annenin ne hissettiğini.. siz ayakkabısını eskiten çocuğunuza kızarken, tekerlekli sandalyede oturan oğluna ayakkabı alamamanın üzüntüsünü siz nerden bileceksiniz? elleri olmadığı için ayağıyla resim yapan çocuğun annesinin o ayaklara nasıl kurban olduğunu nerden anlayacaksınız? 

    ve biz... 
    
    47 kromozomun getirdikleri... siz çocuğunuz gözünüzün içine anlamlı baktı diye sevinmenin, dönmeyi öğrendi diye ağlamanın, el sallamaya çalıştığı için karmakarışık duygular yaşamanın, başkalarının çocukları çoktan yürümüşken sizin çocuğunuzun daha bir ayakkabı eskitememiş olmasının  hissettirdiğinin,  ellerine ayaklarına saatlerce masaj yaptıktan sonra bir gün elinizi sımsıkı tutmasının verdiği hazzı nerden bileceksiniz...

    asıl emekçi kadınlar,engelli çocuk sahibi anneler.. çalışmaktan çok daha emek harcıyorlar çocuklarının üzerinde... 

    o yüzden bugün asıl sizin gününüz kutlu olsun, melek sahibi anneler !

7 Mart 2016 Pazartesi

+1 down bir gün büyüdüğünde...

    inci uyudu... sıcak suya kim dayanabilir ki:) uykusu gelince ve dalamayınca inanılmaz huysuz oluyor İnci... resmen ağlata ağlata uyutuyorum... ama gece illa ki yatak odasında loş ışıkla buluşacak.. odanın kapısından girer girmez sakinleşiyor.. ve bütün gün olaylı geçen uyku saatleri bu kez sakin bir uykuya dalma eylemine dönüşüyor... iyi geceler meleğim..

    bugün sana yazmak istiyorum İnci'm... birgün mutlaka okuma yazmayı öğrendiğinde bunları okuyacağını biliyorum..  bana neler yaptığını gör istiyorum... 

    sen gelince yorulma hissim kayboldu boncuğum.. kucağımda sen, sırtımda dağcı gibi sırt çantamla hastanede az koşturmadık... herkül gücü getirdin bana:) sen gelince süper bir sabır yüklendi... sen çılgınlar gibi ağlarken her uyku saatinde, ben sakin sakin seni sabırla sallamaya devam edebiliyorum..  sen gelince karanlık korkum uçtu gitti.. ben korkarım annecim karanlıktan, yan odaya bile geçerken ne kadar ışık varsa yakarım evde,yalnız kalma konusu ise ayrı bir güne yazı olacak derecede uzun :) ama sen varken içimde öyle bir cesaret beliriyor ki, kim korkar karanlıktan.. sen gelince içimdeki sevgi bin kat büyüdü yavru kuşum.. ama en çok seni sevdim yine... sen gelince evimize huzur doldu.. tabi huzursuzluk yaratanlar da oldu ama sen varken silip atması daha kolay oldu... sen gelince uykusuzluk diye bir duygum kalmadı... sabah senin sağ yumruğunu beşiğin üstünden havada görünce kalkıyorum, (sabah 6 sularında) sen uyuduğunda da bak bunları yazıyorum hala yatmadan:)  sen gelince realist oldum.. hayaller paris, hayatlar çerkezköy :))) ama sana dair çok güzel hayallerim var bitanem, hepsini birlikte yapacağız... 

    kısacası sen gelince dünyam değişti bebeğim.. saatlerim sana ayarlı, yemeğimiz , temizliğimiz, alışverişimiz, sohbetlerimiz,kahve saatlerimiz, randevularımız, herşeyimiz sana ayarlı.. sen değişen dünyamın İnci tanesisin... kocaman olduğunda kalbini kıran herkese olan merhametimi şimdiden yitirdim annecim.. ben olduğum sürece kimse sana yan gözüyle bile bakamayacak.. ve sen büyüdüğünde çok güzel bir örnek olacaksın.. +1 kromozomun neler yaptığını sen göstereceksin bize.. 
    
     ve ben seninle hep gurur duyacağım...

6 Mart 2016 Pazar

+1 down pazar sendromu!

    benim sendromlarım öyle pazartesi filan değil,pazar! çünkü dinlenemiyorum... herkes "pazar kahvaltısı" "pazar gezmesi" "tv keyfi" yaparken , ben sabah 6 da inci ile birlikte kalkıyorum öncelikle... sonra bi markete kim gidecekse gidip geliyor... sonra ben kendimi temizliğe bir vuruyorum, oturduğumda gün bitmiş oluyor...

    bütün hafta içi günlerimi İnci ile doldurduğum için, inanın hiç iş yapmıyorum.. yaptığım tek şey (eğer inci ağlamadan yanımda durursa yemek, bir de yere sık sık tutam tutam dökülen saçlarımı İnci yalamaya kalkmasın diye süpürmek... başka da elimi birşeye sürmeden haftasonunu getiriyorum.. pişman mıyım? asla, çünkü İnci için her vakti değerlendiriyorum... 

    bugün farkettim ki bana gün yetmiyor... hafta içi kalkıyoruz, baba işe gidiyor, Ayten teyze ile kahve , sohbet, İncinin pilatesi, masajı, dikenli topu, duyu fırçası, çişi, kakası, maması... fırsat bulursak evin yemeği ve hooop baba geldi..  gün bitti... bazen yemeğimizi nöbetleşe yiyoruz, bazen İncinin hamağı başında  yer sofrası kuruyoruz,bazen İnci uyuduktan sonra yiyoruz... İnci hangi modda ise ona uyuyoruz yani :) haftasonu daha felaket.. eğer baba cumartesi işe gitiyse zaten annenin bi şarteller atıyor, bir gün daha mı yalnızız? pazar deseniz, bugünden örnek verirsek eğer , bildiğin yoruldum yahu?

    sabah İnci 6 da sağ yumruk havada beni alsınlar diye bekliyordu... hadi baba biraz daha uyusun diye aldım içeri gittik.. oynadık, ağladık derken bi tur uyuttum.. sonra babaya emanet edip bi markete koştum.. geri geldiğimde babası uyutmuş, kapıdan girer girmez fırçaladı beni " o poşetleri mutfağa götür ses yapma!!! " kendi uyutunca pek kıymetli oluyor,zor uyuduğu için bizim zilli..neyse o uyurken ses yapmamak için temizlik yapma işini erteledik.. o uyanınca doya doya kendimi helak ederim dedim.. uyandığında kendimi işe vurdum vurmasına ama her ağladığında "ne oldu acaba" diye süpürgeyi bırakıp yanına gidiyorum.. bakıyorum mama saati, mama yapıyorum.. sonra bakıyorum uyutamamış,gelip uyutuyorum..bakıyorum uykusunda ağlama krizi tutmuş, gelip sakinleştiriyorum... eee ben ne yapıyordum? temizlik?? sonra kaldığım yerden devam ediyorum... sonra Uğur " ben acıktım!"hadi bakalım yemek faslı...

    kısacası şuanda işim bitti gerçekten... İnci de uyudu... sanırım sıra bende artık... şimdi tam yatağa yatıp uykuya dalacağım, İnci nin mama saati gelecek.. şikayetçi miyim? asla! o kadar güzel uyuyor ki şuanda, tüm yorgunluğuma uykusuzluğuma rağmen sabaha kadar izlerim... 

    seni çok seviyorum annecim... iyi geceler boncuğum...

5 Mart 2016 Cumartesi

+1 down vicdanlı insanlar da var!

    bugün kalktık çorluya gittik...Uğur'un kuzeni Utku abi ve tatlı eşi bize bir merkez bulmuşlardı.. benim bulduğum merkez zırt pırt arayıp ticaret kafası olduğunu gün yüzüne çıkarınca ön yargılı olmuştum merkezlere karşı... ama kuzen bulunca burayı içimiz rahat gittik... meğer vicdan sahibi insanlar da varmış...

    merkezin adını da vermekten çekinmeyeceğim reklam olur diye, olsun gerçekten, hakettiler... çorlu Doğa rehabilitasyon ve özel eğitim merkezi.. dubleks bi evi kullanıyorlar, bodrum katında da fizyoterapi odası mevcut.. sahibi Mehmet Bey, hem bizi bilgilendirdi hem de yol gösterdi.. onun yerinde bir başkası olsaydı şimdiye kadar çoktan bizi kafalamıştı tabiri caizse.. hep söylüyorum,kandırılmaya çok müsaitim... 

    öncelikle İnci çok küçük olduğu için çorluya gidip gelmenin onu hırpalayacağından bahsetti.. yol yorgunluğu ile derslerin verimli geçmeyeceğinden, yarım günümüzün yol ve eğitim ile geçmesinden dolayı,orda öğrendiklerimizi evde uygulamaya vaktimiz kalmayacağından konuştu.. ben özel eğitimci bulma zorluğu mevzusunu da açınca, artık piyasada özel eğitimci kalmadığından, olanların da artık devlete geçtiğinden... bu nedenle de özel eğitim mezunu aramakla vakit kaybedeceğimize, işinde tecrübe kazanmış bir eğitimci bulmanın daha mantıklı olacağından bahsettii. ikna oldum olmasına da , buralarda özel eğitimciyi bulabilmeyi geçtim, onlar gibi vicdanlı insanlar bulabilecek miyim?

    kısacası adam bizi oraya gelmemiz konusunda değil, gelmememiz konusunda ikna etti... burda bir eğitimci araştırmak için de yardımcı olacağını söyledi.. şimdi önümüzdeki hafta ondan haber bekleyip, burada bir eğitimci bulmasını ümit edeceğiz... umarım kendi gibi vicdanlı birine ulaşabilir bizim için...

    ne kadar az kaldı di mi vicdanli,ahlaklı, yufka yürekli insanlar? kaç kişi kaldı çıkarsızca yol gösterebilecek? kaç kişi var siz para vermek için yalvarsanız da sizi doğru yola yönlendirebilecek? 

   bir de Serdar Hocam var söylemeden geçemeyeceğim.. hani derler ya İstanbul Beyefendisi.. siz birşey istemeye çekinirsiniz ama o sizin ne isteyeceğinizi bilir... dün akşam da öyle bir konuşma geçti... halini hatrını sormak için aradım ama İnci için gerçekten yardıma ihtiyacımız olduğu bir konuda işimi inanılmaz kolaylaştırdı.. şimdi konuyu deşifre etmeyeceğim ama eğer okuyorsa , Teşekkür ederim Serdar Hocam, ben söyleyecek olsam ,bu iyiliği yapmanızı gerçekten isteyemezdim...

    Allah hepimizi VİCDAN sahibi insanlarla karşılaştırsın... 

4 Mart 2016 Cuma

+1 down eğitim meselesi..

    ön yargı kötüdür.. ama oldum mu,evet inanılmaz ön yargılı oldum...ticarethane meselesini yazmıştım.. yarın iki kurum daha görmeye gideceğiz Uğur'la... hangisi kafamıza yatarsa ona başlayacağız.. ama şunu öğrendim ki, ne kadar binası imkanları çoksa o kadar paragöz olmuşlar... kısacası bize bina değil eğitimci lazım.. o nedenle özellikle hocaları görmek, mezuniyetlerini öğrenmek, ikna olmak istiyor insan..

    diyeceksiniz ki "sana gelse bir veli diplomanı sorsa naparsın?" ben kızarım, hem de çok kızarım.. çünkü ben mezun olmuş,üstüne bin tane sınavla bilgimi tekrar ispatlamış, yurdun öbür ucu demeden eğitim aşkı ile gidip çalışmış bi insanım... ama buralarda atanma yok, gelmiş bi sınıf öğretmeni özel eğitimci olmaya çalışıyor.. ben eğer çıkıp fizik, kimya, coğrafya anlatamıyorsam, siz de özel eğitim veremezsiniz bu çocuğa.. bunlar madem ki ÖZEL çocuklar, ben de ÖZEL eğitimci istiyorum...

    uzun zamandır aklımdaydı İnci için özel bi oda yapmak.. bak ÖZEL diyorum... oturma odasından an itibari ile vazgeçtik ve İnci eğitime başlayınca, biz bilinçlendikçe burayı İnci için dizayn edip, herşeyi eğitimi için kullanmaya karar verdik.. bir okuma köşesi şart mesela.. sonra çok tatlı bir masa ve arkadaşları ile oturabileceği sandalyeler...birsürü boya kalemi, bir sürü eğitici oyuncak... duvarlarda onun aklında kalabilecek her materyal... kısacası bu konuda araştırıp yapabileceğim herşeyi yapacağım... 

    ama şuanda odanın orta yerinde onun hamağı varken şimdilik onu yapamam:) uyuma sorunumuz aynen devam.. evde bir tek ben sallanmıyorum:)) ben de dizimde sallıyorum:) anakucağı, odasında beşik,yatak odasında başka beşik, evin ortasında bir hamak.... kısacası "annem sen yeter ki uyu":) 

    hiç mi uyumuyor.. uyuyor tabi ki, ağlayarak, mahalle karıları gibi söylenerek tabi ki uyuyor.. sebep de şu, uykuya dalamıyor.. o nedenle zor da olsa uyutma çabam sürüyor.. 

    çok idealisttim... bir zamanlar tabii.. kafa tuttuğum arkadaşlarım okuyorsa onlar hatırlayacaklar şimdi:) 

"hala ne yanında yatırıyorsun, koy artık odasına bence"

1 yaşından önce asla odasına koyamayacağımı şimdi anladım arkadaşım...

"kuralcı ol ya şımartma, ağlar ağlar susar.."

susmuyor arkadaşım, hemen kucağıma alıveriyorum...

"anneye vurulur mu kız? öğret şuna artık vurmasın ama "

saçlarıma bir yapışıyor ki şimdiden, gülüp geçiyorum, kıyamıyorum be arkadaşım...

"valla bitecek o mama, yok öyle naz niyaz"

gece bile yarım bıraksa elimde biberon tek gözüm kapalı bekliyorum arkadaşım,keyfi gelse de içip bitirse diye...

kısacası, atıp tuttuğum, idealistliklerim fısssss diye söndü arkadaşım, seni şimdi anlıyorum:)  ve artık her şey onun için....

3 Mart 2016 Perşembe

+1 down %60

    İnci'min raporu çıktı sonunda... %60.. şaka gibi.. bir kromozom fazla ve "çocuğunuz vücudunun kapasitesinin %60 ını kullanamıyor" diyorlar size..  %20 nin üstünde çıktığına mı sevineyim, sayının yüksek oluşuna mı üzüleyim, ben şimdi ne yapayım? ne mi yapıyorum? İnci zorla uyumuşken ekmek arası peynir sıkıştırdım, hem yiyorum hem yazıyorum... neden ? o uyanıkken tüm vaktimi ona birşey öğretmek için, masajı için, pilatesi için , oyunu için harcıyorum da ondan.. peki onlar ne yapıyor, moralimi bozup enerjimi çekiyorlar, ENGEL oluyorlar.. evet asıl ENGEL sizsiniz ,benim çocuğum değil...

    yurtdışında ENGELLİ diye bir kavram olmadığını biliyor musunuz? onlar down sendromlu diyor, engelli değil... engeli bizimkiler koyuyor.. hani kendimize kattığımız artılar bizi daha değerli yapardı? öyle öğretmediniz mi yıllardır öğretmenlerim? ben de öyle öğretmiyor muyum? neden bu artı +1 kromozom olunca değersizleştiriyor, engelli yaftası yapıştırıyorsunuz.. ?

    Şükran (hollandadan) ile konuştuk.. "ne engeli" diyor, "bizde down sendromlu diyorlar, eve fizyoterapist geliyor, dil terapisti geliyor." devlet yolluyor bak yanlış anlaşılmasın, Şükran eve çağırmıyor...! biz napıyoruz? günlerce uğraşıp "engelli" olduğunu onaylatıp, sonra da fizyoterapistlerin peşinden koşuyoruz...

    bi merkez bulmuştum,daha raporu yoktu İnci nin.... kadın bir güzel ağırladı,İnci yi sevdi,bilgilendirdi vs.. bana o gün "rapor çıkmamış ama hemen başlamanız lazım kap 5000 tl gel başla dese " hemen gidip başlıycam eğitime.. ama ben o kadar kandırılmaya müsait gitmiştim ki, kadın bunu anlamadı ve "raporu çıkınca buyrun gelin "dedi... çok memnun ayrıldım ordan o gün.. ama bikaç gündür zırt pırt arayıp "rapor çıktı mı " diye kontrol etmeye başlayınca anladım ki,burası da bir tücarethane! usülden "inci su nasıl " diyor ama biliyorum ki umrunda olan İnci değil, devletten alacağı maddi destek.. bi de bunlar eve filan gelmiyor hea, biz gidiyoruz yani haberiniz olsun...

    şimdi gel de güvenip çocuğu o kuruma götür... resmen ağına düşürmeye çalışır gibi davranışlar görüyorum bu tarz kurumlardan.. gerisi Allah kerim... 

    bu nedenle burdan sesim çıkar mı bilmiyorum ama devlet erkanına sesleniyorum.. bu yardımı bu kurumlara yapacağınıza, bizim çocukların raporu ile bizi uğraştıracağınıza, engelli damgası vuracağınıza, gelin şu işi düzeltin, elinde kromozom analizi olan bireylere eğitimi ücretsiz yapın , gidip rehabilite ettirelim, onlar da bağımsız yaşayabilsinler..
     nolur ENGEL olmayın...

2 Mart 2016 Çarşamba

+1 down lüks...

    lüks.. mesela markete gitmek artık lüks... Uğur eve gelmeden duşa girmek de öyle... deliksiz uyumak zaten tartışmasız bir lüks.. bi kahveyi o uyurken bitirebilmek.. gürültü yapa yapa temizlik yapmak..telefonda uzuuun uzun kızlarla dedikodu yapmak zaten mümkün değil,İnci dahil olmazsa olmaz:)

    şikayetçi miyim? var mı bunlara yüzlerce lüks iş ekleyip de şikayetçi olan bir anne? bunu okuyan annelerden duyar gibiyim, HAYIR! sabaha kadar milyonlarca kez uyanıyor gibi geliyor bazen, ama her defasında "noldu annecim?" diye kalkıyorum. gündüz uyuması zaten büyük mesele, ağlaya ağlaya uyuyor çoğu zaman.. ama yukarıdan nasıl bir sabır eklendiyse bana sakin sakin sallamaya devam ediyorum. çığlık atıyor mesela gece...peki neden? emziği düşmüş,kalkıp ağzına sokup geri yatıyorum. bir çığlık daha atıyor 15 dk sonra.. şimdi neden? dönmek istemiş de dönememiş hanımefendi, kalkıp diğer tarafına döndürüyorum.. ocakbaşı gibi, sabaha kadar bir oraya bir buraya döndürüyorum defalarca, e yansın mı çocuk :))

    bi de günlerdir amigurumi işine bulaştım.. neymiş Türkçesi, sık iğne ile örülen içi elyaf dolu bebek... biz tavşan işine girdik.. günlerdir o uyudukça loş ışıkta örüp örüp söküyorum.. bi kolu şişman olmuş sök, bi bacağı uzun olmuş sök, gövdesi kısa olmuş sök.. sonunda bugün bitti şükürler olsun.. İnci için olmasa, milyarlar verseniz uğraşmam.. bu deli işi ya evlat için yapılır ya da hatır için.. yoksa gerçekten çekilir dert değil.. fena da olmadı hani:) yüzü tavşandan çok köpeği andırsa da ;)

    şuanda da o uyanacak korkusu ile yazıyorum,şayet kolu açılmış örtmeye bile korkuyorum,çünkü gerçekten büyük bir emekle uyuttum :) ama 15 dk cık uyuyup da sanki yıllardır uyuyormuş gibi uyanan başka bir çocuk var mıdır bilmiyorum... şimdi bi kalksa (Allah korusun:)) cin gibi açıp gözünü bana bakıyor onunla konuşayım diye:) 

    bu aralar bi de ölçümlere takmış durumdayım. mezura evin demirbaşı oldu,koltuğun üstünde yastıkların yanında duruyor. gözden kaybolursa ölçmeyi unuturum mazallah :) bi kafasını ölçüyorum, bi boyunu,bi kucağıma alıp tartıya çıkıyorum.. her gün değişecekmiş gibi :) şşşş asistanlar, hep sizin yüzünüzden bu! her geldiğimizde ya boyunu ya kilosunu ya kafasını yanlış ölçüp moralimi bozuyorsunuz,ben de böyle oluyorum sonra:) her an hazırlıklı olmalıyım.. biri kalksa şimdi sorsa çocuğunun kafa çapı kaç diye, şak diye yapıştırmalıyım cevabı :))))

    şaka bi yana, bu kadar pirpirikli değildim ben ( pirpirikli= evhamlı)   böyle saldım çayıra mevlam kayıra severim aslında,rahatımdır biraz ama valla beni asistanlar bozdu dostum, yanlış ölçe ölçe moralimi alt üst ettiler sürekli.. koskoca tıp öğrencisi kafa çapını gözünün üstünden ölçüp bi ay geri gelişime götürürse bizi naparsın? alırsın mezurayı elinden,kendin ölçersin.. sırf bu yüzden bu hallerim... 

    doktorlara sesleniyorum,asistanlarınıza nolur öğretin, bizi bu hallere sokmayın:)

1 Mart 2016 Salı

+1 down deşarj..

    İnci'nin masajını yaparken elim ensesine her gidişinde garip duygulara kapılıyorum.. yıl 2016 bu kadar kalın bi enseyi nasıl ölçemezsin ! diplomanı al çöpe at o zaman.. bildiğin kalın çocuğun ensesi.. milimetrik bi ölçümü yapabilmek için okumadın mı sen ? üzülüyor muyum? 

    zaman geçtikçe sanırım üzüntüm hırsa dönüştü.. hani diyorsunuz ya, hiç mi dibe batmıyorsun? nasıl atlatıyorsun? hiç mi ağlamıyorsun? o bana gülerken ben ona nasıl ağlarım? dibe batmak değil benim duygum.. İnci'm yalnız kalır korkusu.. bu zamana kadar hiç ölümsüz olmak istememiştim,artık istiyorum...

    doktor olmak zor ,evet haklılar.. bizim gibi bir sürü çeşit çeşit insanla uğraşıyorlar,buna da tamam.. temizi var,pisi var, edepsizi var, tersi var, e eyvallah.. ama bütün bunları tıp okurken biliyordunuz di mi? işiniz zor diye dikkatsizlik yapma lüksünüz yok sizin.. insanların hayatına mal olacak hatalar yapamazsınız! 
   
    bunları yazıyorum diye sakın yine bilsen napçaktın muhabettine geçmeyin lütfen.. artık bilsem napçaktım mevzusu biteli çok oldu.. ama kızmamak elde değil.. bugün bunu görmeyen, yarın başka bişeyi gözden kaçırır.. e bizim suçumuz ne? İnci'nin suçu ne? 

    her masajda sinirleniyorum,üzülüyorum, hırslanıyorum, söyleniyorum... sonra ona bakıyorum, bi gülüyor,hepsi bitiyor... bi öpüyorum deşarj oluyorum... sonra o bi yakalıyor ensemden eliyle,yanağıma bi yapışıyor ki, bütün herşey değişiyor...

    o gülerken ben ağlamıyorum,o gülerken ben üzülmüyorum,o gülerken ben onu öpüyorum... sevincine ortak oluyorum... sonra da "Allahım bana uzuuuuun ömür ver" diye dua ediyorum...ne garip bi istek di mi? hangi anne çocuğundan sonra ölmek ister ki? ben istiyorum ama şunu biliyorum ki, o giderse ben zaten yaşayamam... o yüzden duamı değiştirdim bugün, 

    "Allahım, ikimizin ömrünün sonunu aynı güne yaz olur mu?"